Hem deniz hem eğlence hem tarih devam ediyor…
Havana‘ya döndüğümüz gün istikametimiz Trinidad. Yerel otobüs işletmesi Viazul ile yol yaklaşık 6 saat sürüyor. İstediğiniz yerde durmak mola vermek isterseniz araba ile gitmeniz daha kısa ve rahat olacaktır. Dil sorun olunca yolda sıkıntı yaşamayalım diye otobüsü tercih ettik. Gayet konforluydu. Akşamüstü Trinidad’dayız. Gelen tavsiyeler merkezinde kalmamız yönündeydi ancak yer bulamadığımız için 15 dakika uzaklıktaki Ancon sahilinde “Club Ancon Oteli”nde konakladık.
Kumsalda muhteşem bir günbatımı ile keyif yaptıktan sonra doyamadığımız müzik ve dans keyfi için merkeze iniyoruz. Şarkılar bazen aynı olsa da her ritmin farkı ve sizde yarattığı his o kadar doyulmaz ki insan hiç bitmesin istiyor..
Ufak bir yer olan Trinidad da eğlence yerleri açısından birkaç seçenek mümkün… En büyüğü aynı zamanda açık havada olan “Casa de la Musica”. Müzik sever herkes merdivenlerde gecenin tadını çıkarıyor. Yer bulmak o saate rağmen imkansız. Kübalılar herkesi sırayla dansa kaldırıyor çok iyi dans etmeniz gerekmez biraz salsa biliyorsanız (benim gibi:) işin uzmanları ile bu tecrübeyi kaçırmak istemiyorsunuz.
Ertesi gün Trinidad’ı geziyoruz. UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış Trinidad, açık hava müzesi gibi. Birbirinden renkli evlere sahip, kaldırım taşlı sokaklarda dolaşıyor, Plaza Mayor ve çevresindeki Palacio Cantero Müzesi (Trinidad tarihi ve kulesinden kente bakış) , Palacio Brunet (zengin ailelerin mobilyalarının yer aldığı), Museo de Arquitecture (kolonyal dönemde farklı yapı alternatiflerini görebileceğiniz kapı, kapı tokmağı, duş vb) görülecek yerler arasında…



Ve tabiki La Canchanchara..Bu eğlenceli kafede, lokallerin favori içkisi olan, rom, limon, bal ve su ile yapılan Canchanchara’nızı yudumlarken yine müziğin ritmine kendinizi bırakın..