Lyon’dan 1.5 saat uzaklıkta Fransa’nın güneydoğusunda yer alan Annecy, Alplerin masal şehri…
Arabayı park ettikten sonra şehir sokaklarında dolaşmaya başlıyoruz. Yolumuz kalabalığı takip ederek geniş bir çimenlik alana ve göle açılıyor. Şehir küçük ama kenarındaki göl adeta kendisinden büyük. Fransa’nın resmi tatili olduğu için her yer kendi arasında eğlenenler, çimenlerde yatanlarla dolu. Göle doğru ilerliyoruz. Hava şansımıza çok güzel ve net. Gölün üstü ise kah yüzenler kah deniz bisikleti, motoru kiralayıp tur atanlarla dolu. Gölün büyüklüğünü akşam çevresinde arabayla tur atarken anlıyoruz.
Bu kalabalıktan ayrılıp şehrin içine doğru gitmek için Aşıklar Köprüsünden geçiyoruz. Kanal boyu renkli sandalların ve sıra sıra boşluk bırakmamacasına sık ağaçların olduğu yoldan şehir merkezine ilerliyoruz.
Ve karşımızda tüm Annecy resimlerinden tanıdığımız kentin sembolü “Palais de l’Isle”. Bir zamanlar hapishane, darphane, mahkeme binası ve lordların evlerine ev sahipliği yaparken şimdi tarih müzesi.
Kanal boyu ilerleyerek dar sokaklardaki şirin hediyelik eşya, çikolata dükkanlarının, dondurmacı ve krepçilerin keyfini çıkarıyoruz. Oradan yukarıya hafif bir tırmanışla bir zamanlar Cenevre kontlarının kaldığı Château d’Annecy’e geliyoruz. Şehri ve gölü tepeden gören bir konuma sahip bu şatoya maalesef resmi tatilleri olması sebebiyle giremiyoruz. Bahçesinin ve bahçeden manzaranın çok güzel olduğunu duyduğumuz için gezmenizi tavsiye ederim.
Fotoğrafçı Gezgin 