Yosemite National Park-California

Doğayı içinizde hissedeceğiniz ve ayrılmakta zorlanacağınız bir cennet… Yeşilliği, havası, renkleri, görkemi, yürüme yolları, barındırdığı hayvan dostları ile büyülüyor insanı..

Öncelikle belirtmeliyim ki gidilecek dönem çok önemli. Karlarla kaplı hali ayrı güzel olabileceği gibi yürüyüş yollarından geçerek doğanın içinde saatlerce kaybolmak, şelale ve göl manzaralarının hakkıyla keyfini çıkarmak, Glacier Point’den güneş batışını seyretmek istiyorsanız karların erimeye ve yolların da trafiğe açılmaya başladığı Mayıs-Haziran ayları en ideal dönem olabilir. Ben ekim ayında gitmiş olduğum ve nispeten kurak bir sene olmasından dolayı şelaleler cılız, göller ise kuru daha çok çayır halinde idi. Diğer bir konu da yolların açıklığı. Gitmeyi planlamadan önce internetten muhakkak araştırma yapmanızı öneririm. Hava koşulları sebebiyle bazı yollar ve bazı alanlar ziyarete kapalı olabilir.

Parka geldiğiniz istikamete göre farklı alanlardan giriş mümkün. Ben batı tarafından giriş yaptım. Giriş yaptığım yerde ziyaretçi danışma merkezleri ve benzin istasyonu mevcut. Buralardan giriş yapmış olmakla parka geldim sanmayın. Yandex/google map’in belirtmiş olduğu varış zamanı, bulunduğunuz noktadan Yosemite Park’ın bu ana girişine olan süreyi içermekte. İçeride de görülmesi gereken alanlara gitmek en az yaklaşık yarım saat-bir saat arası vaktinizi alıyor. Tatil sürenize ve kaldığınız yere göre sadece ana girişlerde olan bu benzin istasyonlarından deponuzu doldurmanızı öneririm. Eğer parkın dışında (Fish Camp, Oakhurst) kalıyorsanız sorun yok. Ve yine büyüklüğünü düşünerek doya doya tabiatın keyfini çıkarmak ve hakkını vererek gezmek istiyorsanız iki-üç günden daha az kalmayın derim.

Park içinde araba kullanmak ayrı bir keyif. Aceleniz yoksa hiç bitmesin istiyorsunuz. Hele benim gibi camlarınızı açıp güzel bir müzik de size eşlik ediyorsa…

Parkı gezmeye başlamadan önce mesafeleri de düşünerek kendinize bir route çizmeniz gerek. Ben San Francisco’dan geldiğim ve varışım öğleni bulduğu için Yosemite Vadisi’ne girişi ertesi güne bıraktım. Çok kalabalık olduğu için park yeri bulmak adına sabah en geç 10:00 gibi gelmenizi öneririm.

Geldiğim gün ise giriş kısmına yakın olması sebebiyle gezime dev sekoya ağaçlarının bulunduğu “Tuolumne Grove” ile başladım. Arabayı parkedip “trail” içinde yürüme, gezme, fotoğraf molası ve dönme toplam 1,5-2 saatlik bir süre olarak düşünebilirsiniz.

 

Buradayken kafanızı kaldırıp gökyüzünün mavisi ile bütünleşen sarı ve yeşillere kendinizi bırakın. Devasal ağaçların yanında veya içinden tünel geçen ağaç gövdesi içinde kendinizi ufacık hissettiren bu bölgeyi kesinlikle pas geçmeyin.

Tuolumne Grove

Park içinde diğer bir alternatifiniz de güney tarafta otellerin olduğu Fish Camp ve bölgesine çıkış alanında yer alan “Maripose Grove”.

Tuolumne Grove” dan çıktıktan sonra güneş batışını seyretmek üzere Glacier Point’e doğru yol almaya başladım. Öncelikle yol üstünde “tunnel view”de bir mola. Arkada Yosemite vadisini çevreleyen El Capitan, Half Dome ve Bridalveil Şelalesi’nin yer aldığı bu manzara ışığın da yardımı ile oluşturduğu renkleri ile nefes kesiyor..

IMG_4437
Tunnel View

Ve gün batımında “Glacier Point”..Kendinize güzel bir yer kapıp, güneşin “Half Dome” üstünde saatler geçtikçe yarattığı renk oyunlarının keyfini arkadaki Yosemite, Nevada ve Vernall Şelaleleri ile birlikte doya doya seyredin. Dediğim gibi ben şelalelerin ihtişamından maalesef mahrum kaldım.

IMG_9135
Glacier Point’ten gün batımı..Karşımda Half Dome…

İkinci gün “Yosemite Vadisi”ni geziyorum..

Vadinin birkaç otopark noktası bulunmakta. Yollarda bırakabileceğiniz gibi bir tanesi visitor center ve marketin yer aldığı noktada diğeri daha büyük olanı ise köyün ve konaklama alanlarının girişinde. Arabayı bıraktıktan sonra sizi aşağıdaki manzara karşılıyor. Bir de şelale kuru olmasa:)

Park içinde çıkış yeri farklı olan yürüme yolları ve sizi belirli noktalara götürüp getirecek otobüsler mevcut. Üstünde duruyorum çünkü arabanızı bıraktığınız noktayı iyi belirleyin ki akşam karanlık çökerken benim gibi kaybolup otopark arama stresi yaşamayın.
Zamanınıza göre gezmeyi planladığınız yerleri “visitor center” da sorarak belirleyebilirsiniz. Benim önerim kesinlikle Vernall ve Nevada Şelalelerine yürüyerek tırmanmanız (Mist trail). Uzun süren ve dik bir yol olduğunu belirtmeliyim ancak çıktığınıza değiyor inanın. Ayrıca yol boyunca pek çok kişi ile de tanışabilirsiniz. İnerken de önerim çıktığınız yoldan değil “John Muir Trail”den yapmanız. Bu yolun daha muhteşem manzaralı ancak daha uzun olduğunu belirtmeliyim. Toplam 5-6 saatlik bir yolculuktan (hızınıza göre belki daha uzun) bahsediyoruz bu sebeple öğlen olmadan bu tura başlayın derim.

IMG_9133
Vernall Şelalesi…Maalesef bu mevsimde cılız..
IMG_9134
John Muir Trail’den geri dönerken..

Ben ertesi ve son günümü “Tuolumne Meadows” a gitmek üzere ayırdım ancak birden değişen hava koşulları bana hem seyir hem de manzara açısından pek imkan tanımadı.
Bu bölgeye ek olarak benim gittiğim dönem maalesef kuru olan “Mirror Lake” yine görülmesi gereken yerlerden.

Kalınacak yerler olarak değişik alternatifler var. Park dışında Fish Camp en yakın bölge ancak Oakhurst da gayet uygun ve park girişine uzaklığı 30-45 dak.


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s