Romantik Yol (Romantische Strasse), Bavyera

Almanya’nın şatoları ünlüdür ama biri vardır ki her yerde resmini siz de görürsünüz ünlü Walt Disney şatosu da ondan esinlenerek yapılmıştır. “Neuschwanstein Şatosu” (Schloss Neuschwanstein) İşte biz de bu şatoyu görme arzusu ile yanıp tutuşurken araştırdık ki bu şato “Romantik Yol” üzerinde bir bölge ve sadece bu şato değil daha görülecek çok güzel kasabaları var Bavyera’nın…

Bu yola aslında Münih üzerinden daha kolay gidebilirsiniz ama bizim buluşma noktamız Frankfurt olduğu için oradan başlayarak aşağıya doğru indik.

Yol üzerinde aslında çok sayıda kasaba var ancak hepsini görmek tabiki mümkün değil. Okuyacağınız planı 4 günlük zaman planımıza göre belirledik. Mesafeler yakın olduğu için bizim için yeterli bir süre olduğunu söyleyebilirim. Çok fazla fazla fotoğraf molalarımız olmasına rağmen.

Bu arada tüm kasaba geçişleri hep tali yol üzerinden yaptık dönüş yolu hariç otoban kullanmadık ve hiç de pişman olmadık. Trafiğin gürültünün olmadığı, göz alabildiğince yeşilin, arasıra kızarmış sarının tüm tonlarını şirin evlerle karışık görebileceğiniz, şarap bağlarını seyredebileceğiniz inanılmaz keyifli bir yolculuk olduğunu belirtmeliyim. Daha önce farklı şehirlerinde bulunmuş olarak şahsen Almanya’nın bendeki imajı hiç bu kadar yeşil olmamıştı.

İlk gün:

Würzburg

Sabah erken kalkış ve Würzburg’a bir saatlik bir sürede varış. Prag’ı andıran şehir nehirle çevrili güzel bir tepe üzerine kurulmuş.

Görülecek yerler Würzburg Residenz  ve Marienberg Fortress

Würzburg Residenz UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası çerçevesinde koruma altına alınmış. 18.yüzyılda yapılmış ve Avrupa’nın en önemli Barok mimari yapılarından biri olarak nitelendirilmekte. Versay’ı andırdığını söyleyebilirim. Burayı gezmeye en az bir saat vakit ayırmalısınız. İnanılmaz huzurlu bahçesini görmeden buradan ayrılmayın.

IMG_9141

wurzburgrezidence
Würzburg Rezidence

Şehir içinden geçip nehre ulaştığımızda karşımızda şarap bağları ve tepede kaleyi görüyoruz. Bu iki yakayı birbirine bağlayan köprüden (Alte Mainbrücke) manzara görülmeye değer. Köprü üzerinde 18.yüzyıldan kalma heykeller var.

IMG_9133
Alte Mainbrücke

Köprüyü geçip yukarı kalenin olduğu yere doğru yürüyoruz. Biraz uzun ve yokuş bir yol ancak park alanı/yeşillikler içinden kaleye ulaşıyoruz. Biz içini gezmedik daha çok dışında çevresinde vakit geçirdik. Yukarıdan Würzburg manzarası görmek için ideal bir nokta.

IMG_3354
Kalenin bahçesinden…
IMG_3350
Kalenin bahçesinden…
IMG_9137
Tepeden Würzburg manzarası

Bir sonraki durağımız yarım saatlik mesafedeki Tauberbischofsheim ancak görülecek özel birşey olmadığından genel bir kasaba turu atıp 45 dakikada Weikersheim’a devam ettik.

Weikersheim

Öncelikle merkezini-Mark Platz geziyor, daha sonra bu bölgede çokça rastlayacağımız masalsı evlerin keyfini çıkarıyoruz.

Schloss Weikersheim’ı (saray) özellikle görmenizi tavsiye ederim. Müthiş bir bahçesi var. Bu bölge için yazdığım çoğu yerlerin bahçesinden bol bol bahsediyor olacağım. Hepsi birbirinden ihtişamlı..

wiekersheim palace

Bad Mergentheim

Gece konaklamayı yapacağımız 15dakika mesafedeki Bad Mergentheim’a geldik. Otelimize yerleştikten sonra Markt Platz’ı gezdik ve yemek yedik. Bir alternatif burayı gezdikten sonra daha çok beğendiğimiz sevimli kafeleri olan “Rothenburg ob der Tauber” a gitmek ve orada kalmak olabilir.

Bad Mergentheim’da konaklamak için çok fazla alternatif yok. Biz merkezinde Hotel Central Vital’de kaldık. Yemek için tercihimizi meydandaki yunan restoranında (Zunftstuben Poseidon) kullandık ve çok da memnun kaldık..

IMG_9187

2.gün

Rothenburg ob der Tauber

Sabah tekrar yollardayız. Yarım saat mesafedeki Rothenburg ob der Tauber’a geldik. Romantik Yol’un en eski ve ortaçağa özgü en tarihi kasabası..Tauber nehri üzerindeki “Kırmızı Kale” demekmiş..

Girişi genelde fotoğraflarda gördüğünüz “Das plonlein” ile yapıyoruz. Evlere bakmaya doyamıyoruz hepsi birbirinden güzel. Evler, meydanlar, çeşmeler derken eski kalenin bahçesine geldiğimizde ayrı bir dünyaya gelmiş gibi oluyoruz. Tauber vadisine açılan gizli bahçe.

Rengarenk masalsı evlerinin arasında dolaştıktan ve kenti çevreleyen surların içinde gezerek keşif yaptıktan sonra meydanda (Town Hall) oturup tatlı ve kahve ile noktalayıp tekrar yola koyulduk.

IMG_3372

IMG_9146

Dinkelsbühl

45 dakika sonra başka bir masalsı köydeyiz. Old Town ve Weinmarkt görülecek yerler arasında..

IMG_9244

Nordlingen

Bir sonraki durağımız ve geceleme yapacağımız yer yarım saatlik mesafedeki Nordlingen. Bu şehrin özelliği 15 milyon yıl önce dünyaya çarpan meteorun bu alana düşmesi. Meteorun oluşturduğu krater halka St.Georg kilisesinin içinde Daniel kulesinin tepesinden görülebiliyor. Yalnız yukarı çıkmak için epey fazla merdiven çıkacağınızı belirteyim.

IMG_9277

3.gün

Augsburg

Ertesi sabah Romantik Yol üzerindeki diğer bir şehri Harburg ve Harburg Kalesini gördükten sonra 1 saatlik yol ile Augsburg’a geliyoruz. Bu zamana kadar gördüğümüz daha küçük, sıcak ve sevimli yerlerden sonra kendimizi trafik, otopark arama derdi içinde bulduk. Augsburg, Bavyera bölgesinde 3.büyük şehir. Alpler’deki birçok yere buradan geçilebildiği için ticaret ve askeri açıdan önemli bir konumda.

Listemiz kalabalık biz önceliği Fuggerei’ye verdik.

Fuggerei..

Şehrin zengin Fugger ailesi tarafından sosyal konut projesi olarak fakir Katolik ailelerin konaklaması için inşa edilen ev ve dairelerden oluşan yapılmış bir alan . Dünyanın en eski sosyal konut projesi. Girişi ücretli olarak ziyarete açık olan bu alan adeta bağımsız özel bir mahalle gibi. Bugün hala içinde yaşayanlar mevcut. Fakirlerin bu evlerde yaşayabilmesi için Ausburg’da en az 2 sene yaşamış, Katolik dinine inancı olan ve borcu olmaması gerekmekte. Yıllık 1 euroya yakın bir kira ödüyorlar.

Bu alanı gezerken ziyarete açık bazı evlerin içine de girebiliyorsunuz. Sokak lambalarının olmadığı dönemde hissederek evlerini bulabilmeleri için her kapının tokmağı farklı yapılmış. Fuggerei, 2.Dünya savaşı sırasında bombalanarak zarar görüyor ancak tekrar inşa ediliyor.

Sırada kiliseler var artık diğer kiliselerden pek farkı olmadığı için adet yerini bulsun diye hızlıca bir turla gidip görüyoruz. St. Maria Katedrali.

Bunun dışında listemizde 2 yer daha var.  St. Ulrich & St. Afra Kiliseleri ve Maximillian müzesi. Ancak  bir sonraki rotamız bizi çağırıyor. Açıkçası önce gezdiğimiz yerlerden sonra burayı pek sevmedik. Bu sebeple belediye binası ve çevreleyen meydan ve binalara da dışarıdan bir göz attıktan sonra yola koyulduk.

IMG_9312

Bir sonraki durağımız aynı zamanda geceleme yapacağımız yer Ettal aslında Romantik Yolun dışında. Ancak burada buraya kadar gelmişken 2 önemli güzelliği görmeden gitmeyelim dedik. Hem Alp eteklerinde konaklama keyfini yaşadık.

Ettal

Augsburg’dan 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra Ettal’e varıyoruz. Varış zamanımıza göre elimizi hızlı tutmamız gerekiyor çünkü “Linderhof Sarayı”na (Schloss Linderhof) kapanmadan yetişmemiz lazım.

Ettal Abbey

Girişi önce Ettal’e yapıp “Ettal Abbey”i ziyaret ediyoruz. Burası bir manastır, Bavyera Kralı II.Ludwig tarafından yapılmış. Tıpkı birazdan gideceğimiz Linderhof Sarayı ve yarın ziyaret edeceğimiz Neuschwanstein Şatosu gibi.

Ettal Abbey’în arkası Alplerle çevrili avlusu ve kilisesinin iç mimarisi özellikle tavanları dikkat çekici.

IMG_9155

Linderhof Sarayı

Romantik Yol içinde gezdiğimiz bazı sarayların bahçelerinin çok güzel olduğundan bahsetmiştim. Bu ise her anlamda muhteşem ötesi.

Linderhof Sarayı, Ettal Abbey’den 10 dakika mesafede. Bayağı bir süre yeşillikler içinde ilerliyoruz. Arabayı park ettikten sonra yürüyerek saraya doğru giderken de sağımız solumuz park, bahçe, gölet… Ve heyecanımız gittikçe artıyor. Ulaştığımız manzara tam anlamıyla nefes kesici. Yanlış anlaşılmasın saray değil bahçesi…

IMG_9336

Önce sarayın içini gezmek için bilet alıyoruz. Gruplar halinde içeri alınıyor buna göre belli bir saati seçiyoruz. O zamana kadar bahçesinin keyfini çıkarmaya başlıyoruz. Saray seviyesindeki bahçeyi gezdikten sonra merdivenlerden yukarı çıkıp arkada Alpler ile birleşen ihtişama bir de oradan bakmanızı öneririm. Sarayın arkasındaki bahçeyi de unutmayın derim.

Ludwig, Versailles Sarayı’na olan tutkusuyla inşa ettirmiş bu sarayı ve sağlığında tamamlanan tek saray olma özelliğini taşıyor. Bu arada II. Ludwig ile ilgili kısa bir bilgi… II.Ludwig gençliğinde doğa içinde vakit geçirmeyi çok severmiş. Vaktini ve parasını devlet meseleleri yerine saraylar ve şatolar için harcamış. Bu sebeple “Fairy Tale King” (Masal Kralı) olarak da nitelendirilmiş. Deli Kral da diyenler varmış. Ben şahsen bu zevkine fazlasıyla hayran kaldım, iyi ki diyorum:)

IMG_3425

Linderhof Sarayı’nın içinde fotoğraf çekmek yasaktı. Beni içeride en çok etkileyen oda Ludwig’in odası idi. Altın sırmalarla fazlasıyla süslenmiş kısmı cezbedici olmasa da odasının penceresinden ve yatağından görülen manzara ömür uzatacak cinsden.

Yemek odası aslında yemek masası sarayın dikkat çeken diğer bir bölümü. Mermer masa özel bir sistem ile zemin açılarak aşağıda mutfağa iniyor ve hizmetçiler tarafından doldurularak yukarı çekiliyormuş. Bu sayede yemek yerken gözlenmek istemeyen Kral, yemeği yalnız yese de en az 3-4 kişilik hazırlanmasını istermiş. Hayali arkadaşlar ile sohbet ederek…

Saraydan çıktıktan sonra tekrar biraz daha bahçede vakit geçirip havanın da kararmasyla birlikte Ettal’e otelimize gidiyoruz.

Otelimizin ismi “Alphotel Ettal”. Karanlık olduğu için girerken farketmemiştik ancak sabah odamın balkonundan Alp dağlarının eteklerine açılan bir doğaya ve güne merhaba demek müthiş bir duygu.

IMG_9358

4.gün

Ve Romantik Yol daki son ve en önemli durağımız…

Fussen

“Neuschwanstein Şatosu”nu gezmek için biletlerimizi sıra beklememek adına önceden internetten aldık ve basılı hallerini almak için Fussen’deki ofise gittik. Hem de bu şirin kasabayı da görmüş olduk. Yaklaşık 50 dakikalık bir yolculukla Fussen’deyiz.

Şatoya giriş saatli. Bizim saat 10:30da idi. Zamanımız kısıtlı olduğu için orada bilet sırası ile vakit kaybetmemek adına biletlerimizi önceden almayı terch ettik. Giriş 12 euro iken 20 euro gibi bir rakam ödedik.

Biletleri aldıktan ve kasabayı gezdikten sonra 15 dakikada efsane şatonun olduğu Schwangau’dayız. Arabayı park ettikten sonra şatoya doğru yürümeye başlıyoruz. Yürümek istemezseniz dilerseniz oradaki faytonlar ile de çıkabilirsiniz. Ancak orada da kuyruk olduğunu ve indikten sonra da bir süre daha yürüyeceğinizi belirtmek isterim.

Şato ile ilgili kısa bir bilgi. II.Ludwig şatoyu mimarlara değil sarayın ressamlarına yaptırmış tüm kişisel servetini harcayarak. 1869’da başlamış ve yapımı yaklaşık 20 yıl sürmüş. II Ludwig öldüğünde planlanan 200+ odadan 14 tanesi tamamlanabilmiş.  Öldükten 7 hafta sonra şato halka açılmış. Şu an Avrupa’da en çok ziyaret edilen ve en ünlü şato…

Yukarı doğru yavaş yavaş ilerliyor ve şatoyu görmek için sabırsızlanıyoruz. Yaklaşık yarım saat sonra şatoyu görüyoruz. Walt Disney’in Uyuyan güzel şatosuna ilham olmuş Neuschwanstein Şatosu tüm görkemi ile karşımızda. Dışında zaman geçirip doya doya seyrettikten ve fotoğraf çektikten sonra vaktimiz geldiğinde içeri girmek için sıraya geçiyoruz. İçeride maalesef yine fotoğraf çekmek yasak.

IMG_9378

Rehber eşliğinde şatonun içini dolaşmaya başlıyoruz.

Bende iz bırakanlar kiliseyi andıran sarayın en büyük odalarından biri “Throne Hall (Taht Salonu)” , “Dressing Room (Giyinme odası)” ve “Singers’ Hall (Şarkıcılar Salonu)”-Ludwig bu salonda büyük konserler olmasını hayal etmiş (özellikle de hayran olduğu aynı zamanda arkadaşı Richard Wagner) ama maalesef hiç gerçekleşememiş..Günümüzde konserlere ev sahipliği yapmakta.

Tur yaklaşık 45 dakika sürüyor. Turun bittiği katta kafeteryanın balkonuna çıkmadan şatodan ayrılmayın zira aşağıda da gördüğünüz manzarayı kaçırdığınıza pişman olursunuz.

IMG_3450

Zemin katta mutfağı da gördükten sonra şatodan ayrılıyoruz.

Göz ziyafetimiz burada bitmiyor. İstikamet şatoyu karşıdan gören Marienbrücke. Bizim gittiğimiz dönem maalesef onarım sebebiyle köprü ziyarete kapalıydı ancak diğer kural tanımazlarla birlikte daldık ormanın içine. Neresinden  ne kadar görebilsek fotoğraflayabilsek kardır diye. Köprü üstünde inşaat iskelelerinden bulduğumuz boşlukta yerimizi aldık. Kayaların üstünde ağaçların arasında tüm ihtişamı ile bir kez daha Neuschwanstein Şatosu. Arkasında alabildiğine uzanan yeşil ovalar, göller ve Alp dağları… Altımızda şırıl şırıl akan şelalenin sesi… Fotoğraflarda gördüğümüz manzara tam karşımızda. Zor ayrılıyoruz bu güzellikten.

IMG_9397

Oradan Schwangau’ya dönüyoruz. Schwangau’da ziyaret edebileceğiniz diğer şato “Hohenschwangau Şatosu”. II Ludwig’in büyüdüğü ve babası öldükten sonra geldiği şato. Ludwig bu şatodaki odadan teleskop ile Neuschwanstein Şatosu’nu yapılırken izlermiş.

IMG_3439

Bizim vaktimiz olmadığı için yemeğimizi şato manzarası eşliğinde yiyip Frankfurt’a doğru dönüş yoluna geçiyoruz.

Neuschwanstein şatosu her mevsim ayrı güzel..Tekrar başka bir mevsimde belki karlar altında tekrar görüşmek üzere.

 


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s