Kendinizi masalda hissettiren kasabalar diyarına hoş geldiniz.. Şarap seviyorsanız aradığınız bir parça sakinlik bolca keyif ise Şarap Yolu doğru seçim..
Seçimimizi Yılbaşı döneminden yana yaptık. Noel kalıntıları belki biraz kar yaşayabilmek adına. Ancak tavsiyem kesinlikle ilkbahar veya sonbahar başlangıcında evler, etraf çiçeklenmiş, cıvıl cıvılken dışarıda oturup bu görüntünün keyfini doyasıya çıkarabileceğiniz dönemlerde gitmeniz.
Türkiye’den en kolay ulaşım şekli Basel’e uçmak sonrasında da trenle veya araba kiralayarak yola devam etmek. Tren saatleri ile uğraşmamak ve istediğimiz yerde zaman kısıtı olmadan vakit geçirmek için araba kiralamayı tercih ettik. Bizim rotamıza göre Thann Şarap Yolu’nun ilk durağı idi. Thann’dan Marlenmehim’a kadar 170kmlik bir yol ve pekçok kasaba/köyden bahsediyoruz. Toplam kalış süremiz yol dahil 4 gün olduğu için içinden belli kasabaları önceden belirleyerek ilerledik. Obernai hariç diğer köyleri Colmar’da kalırken günübirlik gezilerle yaptık. Köylerin arası birbirine çok yakın en uzak olanı yarım saat mesafede.
Strasbourg
Basel havaalanından Mulhouse yani Fransa tarafından arabamızı teslim aldık. Yılbaşı gecesini Strasbourg’da geçirmek istediğimiz için tura yukarıdan başladık. Mulhouse-Strasbourg arası yaklaşık 1,5 saat sürüyor.
Strasbourg ufak bir şehir olduğu için yürüyerek keşfediyoruz. Tam yılbaşı dönemi olduğu için süslemeler en az binalar kadar dikkat çekici. Şehrin merkezindeki ana meydana “Place Klêber”e geliyoruz. Büyük noel ağacının kurulu alana daha sonra saatler 12’yi geçtikten sonra tekrar geleceğiz.
Sokaklar arasında dolaşırken karşımıza çıkan görülecek yerlerden biri “Notre Dame Katedrali”. Gotik mimarisi ile şehrin simgesi ve en yüksek yapıtı. Dünyanın da en uzun 6. Katedrali. Dilerseniz tepesine çıkabiliyorsunuz ama oldukça uzun bir tırmanış olduğu için biz yapmadık. İçeride 18m uzunluğunda bir astronomik saat bulunmaktadır.
Şehrin en önemli yeri, tarihi merkezi ve UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan “Grande İle” ve onun alanında kalan batı ucundaki “Petite France”. Eski ahşap evlerin ve kanalların yer aldığı Petit France’de ister yürüyerek ister kanal turu alarak çok keyifli bir zaman geçirebilirsiniz. Maalesef kendi resimlerim yanlış bir silinmeye kurban gittiği için wikimedia’dan bir paylaşım yapabiliyorum.


Obernai
Colmar’a giderken yol üstünde 25 dakikalık mesafedeki Obernai’ye uğruyoruz. Strasbourg’dan sonra en çok ziyaret edilen 2.Alsace köyüymüş.
Obernai bölgesi 7.yy’da Alsace düklerinin mülkiyetindeymiş. 1800’lü yıllarda diğer Alsace köyleri ile birlikte Almanya’nın himayesine geçmiş. 2.Dünya Savaşından sonra tekrar Fransa’ya iade olmuş.
Turistik bir bölge olmasının yanısıra şarap ve bira üreticiliğinin önemli bir merkezi. Yürüyerek keşfedilecek kadar küçük bir köy. Aslında diğer tüm köyler aynı şekilde. Önemli büyük eserler beklemeyin. Bu kartpostal gibi köyün havasını soluyun, sokaklarında kaybolun, masalsı farklı renklerdeki ahşap-taş karışımı ortaçağ evlerine bakıp doyun bir de bol bol şarap için yeter.
Öğlen vakti olmasına rağmen yılbaşı ertesi sessizliği hakimdi köyde. Meydanda kurulu ama kapalı Noel pazarının yanından geçip çan kulesine/saat kulesine (Kappelturm) geliyoruz. 60m yükseklikteki bu saat kulesi eskiden bir kilisenin parçasıymış. “6 kovalı kuyu” (six buckets well ) diğer görülebilecek yerlerden biri. Kolonlarına bağlı 6 kovanın bulunduğu (ki normal zamanda kovalar çiçekli olurmuş) bir kuyu. Arkada kilise manzarası ile hoş bir görüntü sergiliyor.
Etrafı gezip tamamlamamız da çok uzun sürmüyor. Sıcak şarabımızı içip içimizi ısıttıktan sonra yola koyulduk.
Yolda “Dambach La-Ville” köyünün panoromik karlarla kaplı bağları ve uzaktaki saat kulesi manzarası ile karşılıyoruz.

Colmar
Alsace’nin en ünlü köyü. Obernai’den ayrıldıktan 50 dakika sonra nehir kenarındaki otelimize yerleşmiş köyün merkezine doğru yürümeye başlamış oluyoruz. Öğleden sonra olmasına rağmen nispeten sakin diyebiliriz. Her ne kadar etraftaki süsler çevreye ayrı bir güzellik katsa da baharda gelsek bambaşka olurdu diyor insan.
Kaldığımız otel nehir kenarında “Hotel Turenne” idi. Buradan merkeze 10 dakikada yürüyerek ulaşabiliyorsunuz ayrıca park yeri de mevcut. İlk noktamız herkesin resimlerden aşina olduğu “Little Venice”. Nehrin kenarında sıra sıra dizilmiş renkli evler. Oradan devam edip katedralin bulunduğu meydana geliyoruz. Aslında tüm bu köyler için öneri olarak verilebilecek belli bir yer adı yok. Tüm sokaklarına girip çıkmak ve bol bol resim çekmekten başka. Hepsi açıkhava müzesi gibi. Bir de şarap keyfi tabi. O dönem açık az sayıda restoran olduğu için biz yemeğimizi Le Merachal Otelinin restoranında almıştık.
Eguisheim
Günübirlik gezeceğimiz köylerden ilki. Her yıl yapılan yarışmada 2013 yılında “En sevilen Fransız kasabası” ilan edilmiş. Göz alıcı bir çeşme ile süslenmiş ana meydanından, renkli evlerin sıralandığı dar sokaklarına kadar her yeri büyüleyici. Benim önerim nasıl olsa hepsi birbirine benziyor diye sakın biraz yürüyüp pes etmeyin. İnanın tüm sokak aralarında ayrı şeyler buluyorsunuz ve arada bizim kaçırdığımız gibi bir takım güzellikleri görmeden gidebilirsiniz.
Ribeauville
Bir sonraki durağımız. 3 tane kalenin kalıntıları ile çevrilmiş bir alanda yer alıyor. Arabayı dışarıda park edip köye kale kapısından giriyoruz. Ana sokaktan karşıdaki tepede yer alan kale “Haut Königsburg”. Biz maalesef bu sefer gidemedik ancak görülebilecek yerler arasında. Yürüyerek gezdikten sonra yemeğimizi alıp sonra diğer köye devam ediyoruz.

Riquewihr
XVI. yy’da Riesling şaraplarının sayesinde zengin olan Riquewihr, Vosges dağlarının ve en ünlü bağların bazılarının arasında saklanmış romantik ortaçağ köylerinden biri. Köyün en yüksek yerinde yer alan kule “Dolden Tower” 7 yüzyıldan fazla bir süre köyü korumakta aynı zamanda bir müzedir.

Kaysersberg
Maalesef hava kararmaya yakın bir zamanda girebiliyoruz. Sımsıcak süslenmiş bir meydan karşılıyor bizi. Meydandan ana caddeyi takip ederek nehre ulaştığımızda köy daha şirin gözüküyor. Nehir kenarında sıralanmış ortaçağ evleri ve eski taş köprü nefis bir manzara sunuyor.
Günlerin uzun olduğu güneşli, sıcak, çiçeklerin her yeri kapladığı cıvıl cıvıl bir zamanında tekrar gelmek niyeti ile veda ediyoruz bu masalsı köylere…