Yeşilliklerin içinde saklanmış köyler ve alabildiğine mavilik…
Capri
Amalfi kıyılarına başlamadan önce ilk durağımız Capri. Napoli’den kalkan hızlı feribotla sabah erken Capri’ye geçiyoruz. Ekim ayı olduğundan çok kalabalık olmayacağını düşünerek bileti limanda aldık ancak yine de tüm feribotun dolduğunu söyleyebilirim. Önceki planımız 1 gece orada kalmaktı ancak denize girebilecek bir havayla karşılaşmadığımız için vazgeçtik.
Yol yaklaşık 45-50 dakika sürüyor.
Adaya indiğinizde çok şirin bir liman sizi karşılıyor. Aslında bu kıyının tüm limanları gibi… Limanın keyfini çıkarmayı sonraya bırakıp yukarı çıkmak için teleferik kuyruğuna giriyoruz. Ancak o kadar sıra var ki dayanamayıp sırada bekleyen diğer turistlerle beraber bir taksi ile yukarı çıkıyoruz.
Ana meydandan (Plazetta) geçerek yukarıya doğru yolumuza devam ediyoruz. Alabildiğine mavi karşılıyor bizi. Göğün mavisi ile denizin mavisinin birleştiği bir noktadayız. Solumuzda yeşilliklerin arasında villalar, önünde dalgaların aşındırması sonucu oluşan kayalar. “Faraglioni”… İsimleri de varmış bu kayaların Stella (adaya bitişik), Mezzo ve Scopolo..

Bu manzarayı panoramik olarak gören bir bahçenin içinde buluyoruz kendimizi… Çiçekler, heykeller ile süslü denize doğru bakan yemyeşil bir bahçe… ”Gardens of Augustus” Bahçede Rus yazar Maxim Gorky’nin evi önünde mermerden Lenin’in heykel yer alıyor.
Tekrar aşağı limana dönüyoruz-Marina Grande
Bir sonraki durağımız “Positano“. Limandan tekne olduğunu öğrendik. Teknenin kalkış zamanına daha varken bu şirin limanın biraz daha keyfini sürüyoruz. Tepede kayaların yamaçlarından aşağı yeşillikler arasında kimisi beyaz kimisi renkli evlerin tablosu, denizde süzülen kayık ve tekneler ile tamamlanıyor.
Capri’de görülecek yerlerden biri de Grotta Azzurra (Blue Grotto) mağarası..Limandan kalkan teknelerle gidilebiliyor. Mağaraya adını veren içindeki denizin büyüleyici mavisi. Mağaranın girişi 1 metre olduğu için 4 kişilik küçük kayıklarla ve yatay pozisyonda giriş yapılabiliyor. Bu sebeple de deniz seviyesi ve sakin olması önemli. Genelde Kasım ve Mart arası kapalı oluyormuş. İçeriyi gezmek 5 dakika ve sadece mağaraya olan tur toplam 1 saat sürüyor. Ancak yüksek sezonda sırf mağaraya girmek için 1 saat kuyruk beklenebiliyormuş. Biz süremiz kısıtlı olduğu için maalesef bu güzel ana şahit olamadık. Ancak içerideki rengin en güzel olduğu zaman aralığı öğlen ile saat 2 arası imiş.
Positano
Tekne ile Positona’ya doğru yaklaşırken resimlerde gördüğümden çok daha nefes kesici olduğunu düşünüyorum. Dik yamaçlara kurulmuş rengarenk evleri ile keşfedilmeyi bekliyor.
Bu arada dönüşü otobüsle yaptığımız için belirtmek isterim ki yollar dar. Eğer yüksek sezonda gelirseniz araba ile yollarda bir hayli bekleyebilirsiniz. Amalfi kıyılarındaki tüm yerleşim yerleri arasında tekne ile ulaşım mümkün. Hem hızı hem de sunduğu manzaradan kaynaklı tercih etmenizi öneririm.
Tekneden indiğimizde öncelikle sahili biraz keşfedip daha sonra yukarıya doğru tırmanmaya başlıyoruz. Dik bir yokuş ve yorucu olduğunu kabul etmeliyim. Hele de güneş tam tepemizdeyken. Ancak yürüdüğümüz sokaklar o kadar keyifli ki. Baktığımız her yerde çiçekler veya sarı, yeşil ve mavi renklerin kullanıldığı farklı seramikler (saksı, sokak/bina tabelaları, izmaritlikler) var.
Amalfi kıyıları limon yetiştiriciliği ile öne çıkıyor ve limonçello likörü ile ünlü. Normal limondan en az 2 katı daha büyük ve kalın. Hemen hemen her dükkanda görüyoruz.
Bol bol fotoğraf molalarıyla yavaş ama keyifle yukarı çıktıkça her adımda manzara daha muhteşem bir hale geliyor.Tepeye doğru bulduğumuz restoranda deniz mahsullü makarna yiyor, yine seramik maşrapada sunulan şarabımızı yudumluyoruz.
Dönüşü otobüsle yapıyoruz. Yol üzerinde Amalfi’ye uğruyoruz. Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra.
Amalfi
Amalfi’ye nefis bir manzara ile giriyoruz. Aslında tüm sahil bu şekilde. Otobüs ile yolculuk ediyorsanız giderken sahile bakan kısma oturmaya dikkat edin. Özellikle dönüş zamanı gün batımına denk geldiği için gün boyunca bizi büyüleyen bu kıyılardan farklı bir görsel anı ile ayrılıyoruz.
Amalfi de gezmek daha kolay. Positano gibi tepelere kadar tırmanmamız gerekmiyor. En kalabalık yeri merkezi “Piazza Duomo“dayız. Meydana inen merdivenlerin tepesinde de katedral yer alıyor.
Meydandan geçip sokaklar arasında dolaşmaya devam ediyoruz. Karşımıza farklı seramik biblolarla süslenmiş içinde balıklar olan bir havuz çıkıyor.
Sahile iniyoruz. Ekim ayı olmasına rağmen şezlonglar hala yerinde. Yazın bu küçük yerin ne kadar kalabalık olacağını düşündüm de sanırım en güzel mevsim denizden de yararlanmak istiyorsanız Eylül ayı.
