Fransız Rivierası’nın başşehri Nice… Uzun masmavi sahili, ılık havası, bir yanda eski şehrin dar sokakları bir yanda sahil boyu büyük oteller ve casinolar.
Bizim de Cote d’Azur tatilimizin konaklama merkezi. Gitmeyi planladığımız diğer şehirlerin hepsi trenle yakın mesafede olduğundan burada kalmayı planladık.
İstasyona yakın otelimizden çıkıp yürüyerek eski şehir yani “Vieux Nice” gezmeye başlıyoruz. Şehirde her yer yürüyerek kısa ve de çok keyifli. “Eski şehir” kısmı meydanları, dar sokakları ile gezip dolaşması son derece keyifli, kafeleri, hediyelik dükkanları, çiçekçileri ile cıvıl cıvıl.
Daha sonra kaleye-“Colline du Château (Castle Hill)” doğru çıkmaya başlayarak şehri bir de tepeden keşfediyoruz. Biraz yorucu bir tırmanış ama manzaraya değer. Bir yönde masmavi denize kıyısıyla tüm şehir diğer yönde yat limanı ayaklarımız altında. Günümüzde park olarak kullanılan kale 83m uzunluğunda.
Uzun sahili “Promenade des Anglais” gündüz olduğu kadar hava karardığında da bir o kadar çekici ve kalabalık. Hotel Negresso bu kordondaki önemli binalardan biri. Eskiden sahil şeridi sadece büyük taşlardan oluşurmuş, yürüme yolu yokmuş. 18.yyda pek çok zengin İngiliz kışı geçirmek için Nice’e gelmiş. Sert geçen kış kuzey ülkelerinden bir sürü dilencinin buraya gelmesine sebep olmuş. Bazı zengin İngilizler de onlara kazanç kapısı olsun diye bu yolun yapımında çalıştırmışlar. Bu sebeple eski adı İngiliz Yürüyüş yolu imiş.
Şehrin içinden denize girmek güzel bir ayrıcalık olsa da bu amaçla gelenlere belirtmek isterim ki sahil tamamen taşlık. Benim gibi kumsal tercih edenlerdenseniz dikkatinize.
Eğer kiliselere ilginiz varsa “St.Nicolas” Ortodoks Katedralini de görmelisiniz.