Bize göre Meis, Yunanlılar için Megisti, Avrupalılara göre de Kastellorizo. Türkiye’ye en yakın Yunan adası. Mediterraneo filmini eğer izlediyseniz ve benim gibi filmin geçtiği adaya aşık oldu iseniz işte doğru adres.
Kaş’a birkaç kere gitmişliğim vardır ama Meis’e gitmek bu sene kısmet oldu. Gitmeye karar verdiğimde araştırırken öğrendim ben de filmdeki ada olduğunu. Benim için geç keşfedilmiş bir güzellik…
Nasıl gidilir?
Meis, Kaş’tan yarım saat mesafede. Her gün sabah 10:00da gidiş akşam 16:00da dönüş seferi yapan 2 firma var. İkisi de Kaş merkezde. Meis Express ve Kahramanlar. Ben denizden yararlanmayacağım sadece gezip akşam yemeği alacağım derseniz akşam 18:00de gidip 23:00 dönen bir başka sefer daha koymuşlar. Benim önerim ise sabah gidip akşam dönmeniz. Eğer yaz ayında ziyaret etti iseniz sıcaktan gezmek çok rahat olmuyor. Sabah iner inmez ve akşamüstü daha keyifli. Ada küçük olsa da tüm sokaklarına girip keşfetmek, öğlen vakti biraz da serinlemek ve de keyifli bir yemek için yeterli vaktiniz olsun istiyorsanız 23:00 ile dönmek daha uygun.
Ada hakkında bilgilere gelmeden önce bir not. Vizeniz olsa bile sabah bileti alıp geçerim diye düşünmeyin. Bir gün önceden veya sabah çok erken 8:00 gibi pasaportunuzu seçtiğiniz seyahat firmasına iletmeniz gerekiyor. Vizeniz yoksa hiç gitmeyin derim. Ödeyeceğiniz rakam 70 euro (yanlış bilmiyorsam sadece 15 gün için ve Yunan adaları için geçerli) ve en az 3 gün önceden vize işlemleri için yine bırakmanız gerekiyor.
2 firmanın da kendi tekneleri mevcut. Her ikisi de 25 euro ve ek olarak yurt dışı çıkış harcı ödüyorsunuz. Ben Meis Express ile gittim ama arada bir fark olduğunu hissetmedim. Hatta yolcusu daha az olduğu için bizden 5dak erken kalktı ve tek liman olduğu için Meis limanında beklemek durumunda kaldık.
Bu arada Meis’e Rodos’tan da feribot var.
Gelelim adada yapılacaklara
Meis’e girerken sizi kiremit renkli kubbe ve minaresi ile Cami ve sıra boyu renkli şirin evler karşılıyor. Akşamüstüne doğru güneşin yönüne göre renkler daha belirginleşiyor. Adanın ilk etapta güzelliği bu rengarenk evlerden geliyor zaten. Bu kadar ile de kalmıyor tabi, sokak aralarında dolaşmaya başladığınızda tertemiz ve mis gibi sabun kokan sokaklar, yolda karşılaştığınız size gülümseyen ada haklı sizi adeta kendine çekiyor.
Meis önceleri Osmanlı’lara, sonra İtalya ve İngiltere’ye bağlandıktan sonra 2.Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’a geçmiş. Limanda tekneden iner inmez sol tarafta göreceğiniz cami Osmanlı döneminden kalma ve şu an müze olarak kullanılmakta.
Yukarı kaleye doğru çıkan sokaklardan adayı yukarıdan izleyebilirsiniz. Çok sıcak olduğu için ben en tepelere çıkamadım ama biraz yürüyüp o güzelliği yakaladım diyebilirim.
Limandan sağ tarafa doğru kıyı boyunca küçük mağaza ve restoranlar var. Yolun sonunda da kıyının en şık binalarından şu an butik otel olan Marie’s Kastelorizo yer alıyor.


Kıyı boyunca yürürken Mavi Mağara ve Saint George Plajına kalkan tekneleri göreceksiniz. Her ikisini de alırsanız kişi başı 10 euro. Ben Remezzo Cafe’nin önünde duran turdan aldım. Mavi mağaraya gitmek 15-20 dakikayı buluyor. Görmek ve yüzmek lazım cinsinden bir mağara. Normalde tekne ile içine girebiliyorsunuz ancak belli saatten sonra su yükseldiği için tekneler giremiyor bu durumda yüzerek girmeniz gerekiyor. Tekne girebilse bile yüzmeniz için 10 dakika bir vakit veriyorlar. Bizim şansımıza sular yükselmişti. İyi ki de yükselmiş. Mağaradan içeri girer girmez beni karşılayan güzelliği anlatmak yetmez yaşamak gerekir. Gitmeden çok yorum okumuştum yine de biraz kararsızdım süre sınırlı olduğu için ama yüzerken hissettiklerim o an orada olduğum için iyi ki dedirtti.

Madem denize girdim hava da sıcak olunca dönüşte Saint George Plajında serinlemeye devam edeyim dedim. Turu alırken tekneye binmeden önce kaç gibi gelip almalarını söylüyorsunuz. Zaten 5 dak mesafede olduğu için sürekli bir tekne geliyor. 1.5 saat deniz molası iyi geldi. Saint George Plajı, şezlong, şemsiye, duş ve restoran hizmeti olan şirin bir plaj. Şezlonglar 4 euro. Deniz muhteşem. Benim gittiğim dönem genel olarak deniz sıcak olduğu için hiç çıkmadım diyebilirim. Bu arada adanın merkezinden girebilmek için merdivenler de mevcut. Deniz de şahane. Onu da bir alternatif olarak düşünebilirsiniz.

Buradan Meis merkeze dönüp bir yemek molası veriyorum. 16:00da tekneye yetişeceğim için ancak yemek ve biraz da sokaklar arasında gezdikten sonra süre bitiyor maalesef.
Restoran için sahilde birkaç alternatif mevcut. Tripadvisor’dan seçtiğim Alexsandra’s da oturdum. Euronun patladığı bu dönemde her ne yerseniz yiyin çok pahalı gelecektir. Ben ahtapot ızgara yedim ama yumuşaklığı konusunda pek de memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim. Diğer Yunan adalarında yediklerim çok daha lezzetliydi. Sonradan öğrendim ki güneşte kurutup direk ızgara yaptıkları için sakız gibi oluyormuş.
Yemek sırasında, sudan başını çıkarıp bana seslenen adanın sembolü olmuş yaşlı Caretta-Carettayı da görmüş oldum.
Vaktiniz varsa yine biraz ilerisinde Remezzo Cafe de tatlı, kahve keyfi yapabilirsiniz.
Meis’e yolunuz düştüğünde ara sokaklara girip renkli dış görünümlü, ahşap kapıları, çiçeklerle süslü evlerin arasında kaybolmayı asla unutmayın. Benim vaktim olmadığı için gidemedim ama St. George Kilisesi yakından görülebilecek güzel yapılardan biri.