Türkiye’ye göre oldukça ucuz yeme, içme ve eğlence hayatı, hem yakın hem de vizesiz gitme avantajı ile son yılların gözde şehri.. Ben şaşırtıcı yeşilliğine daha çok tav oldum. Daha uçaktan bakarken şehrin önemli bir kısmını kaplayan yeşilliği ile şehri gezerken her yerde buluşuyorsunuz..
Belgrad Balkanların en büyük kenti..Tarih boyunca bölgeye hakim olmak isteyen güçlerin mücadele alanı olmuş yüzyıllar boyu işgal ve ayaklanmalar hiç durmamış. Bu sebeple şehir defalarca yeniden yapılmak zorunda kalmış ve bütün bu mücadeleler farklı kültürlerin iç içe geçtiği bir kent bırakmış… 2006 yılında yaşanan Yugoslavya İç Savaşı’nı takiben oluşan Sırbistan ve Karadağ parçalanması sonrası Sırbistan’ın başşehri olmuş.
Gezimize öncelikle Belgrad Kalesinin bulunduğu şehrin en eski yerlerinden “Kalemegdan” ile başlıyoruz. Osmanlı’dan kalan eserlere ve geniş parklara sahip Kalemegdan, Tuna ve Sava nehirlerinin buluştuğu noktaya karşı yükselen tepede sunduğu muhteşem şehir manzarası ile göze, arka tarafındaki geniş parkları ile ruha hitap ediyor. İki nehrin buluştuğu yerde irili ufaklı 16 adet ada oluşmuş. Adalardan biri (Ada Ciganlija) yaz mevsiminde sahili ile oldukça popüler.
Nehrin iki tarafı da çok renkli. Bir tarafında tüm gün boyu açık akşam bara da dönen restoranları diğer tarafında da nehir üstünde yer alan gece klupleri. Yan yana bu kadar çok mekanın bir arada olduğu bir şehrin neden bu kadar ünlü olduğuna şaşırmamak lazım. Diğer bir eğlence merkezi bohem mahalle olarak da adlandırılan “Skadarlija” semti. Arnavut kaldırımlı sokaklarında sıralanan kafe, restoran ve eğlence mekanları ile pek çok kişinin uğrak yeri. Burada Sırp mutfağını tadarken geleneksel müziklerini de canlı olarak dinleyebileceğiniz mekanları bulabilirsiniz.

Kalemegdan ile kentin merkezini birbirine bağlayan, araç trafiğine kapalı Knez Mihailova Caddesi ise cadde boyu sıralı mağazaları ve kafeleri ile şehrin diğer canlı alanlarından. Bu cadde Cumhuriyet Meydanına yani TRG Republike’ye kadar uzanıyor. Buradan yürüyerek devam ederek Terazije Meydanı’na ulaşabilirsiniz. Bu alandaki en önemli mimari yapı resmi olarak 1908 yılında açılmış pek çok ünlünün de konakladığı Moskva Oteli. Otelin kafesinde mola verebilir leziz tatlılarından tadabilirsiniz.

Diğer görülebilecek yerler Balkanların en büyük Ortodoks katedrali Aziz Sava Katedrali, St Markt Kilisesi ve kilisenin bulunduğu Taş Meydan, Nikola Tesla müzesi. Müzede Nikola Tesla’nın eşyalarını ve icatlarını görmekle birlikte belli saatlerdeki rehberli anlatımlarda hayatını dinleyebilir, icatlarını, elektriği:) canlı olarak tecrübe edebilirsiniz.

Şehirde tüm bu görülecek alanları yürüyerek keşfedebilirsiniz. Biz yürümeyi sevenler olarak nehrin karşı tarafına da yürüyerek geçtik. Nehir boyunca bize eşlik eden yemyeşil parklar göğe uzanan ağaçlara bakmaya doyamıyoruz. Yer yer karşımıza çıkan büyük parklar yeşilin ne kadar iyi korunduğunun kanıtı.
Ancak taksi ile daha hızlı ulaşmak isterseniz de pembe ve Gold taksileri durdurmanız önerilmekte. Şehirde bulunan diğer taksilere kıyasla yansıttıkları fiyat açısından daha makul oldukları söyleniyor. Biz taksiyi nehrin karşı tarafındaki yeni Belgrad (Novi Belgrad) ve Zemun bölgesine geçerken kullandık. Taksi ile 15 dakika mesafedeki bu yer beni eski şehirden daha çok cezbetti. Zemun, geçmişte Belgrad’a komşu bir yerleşim yeri iken bugün Belgrad’ın bir parçası olmuş. Arnavut kaldırımlı dar sokakları ile eski şehir merkezinde dolaşmak, Gardos Tower’dan muhteşem şehir manzarası, Tuna kıyısında sıralı kafe ve restoranlarda oturmak. Belgrad’a gittiğiniz bu şirin bölgeye de vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Hele de hava güzel ise çok keyifli olacağını belirtmeliyim.


Gelelim yeme içme kısmına. Şehir gerçekten Türkiye’ye kıyasla çok ucuz. 2 euroya yüksek alkollü içkiler, büyük porsiyonlarda inanılmaz leziz Sırp yemekleri, et veya çeşit çeşit deniz ürünleri sizi bekliyor. Seçtiğimiz tüm restoranlardan çok memnun kalarak ayrıldık. 2 tanesini özellikle tavsiye etmek isterim. Gitmeden rezervasyon yapmanız önemli.
İlki “Stara Koliba”… Nehrin karşı tarafında nehrin üstünde ağaçlar arasında saklanmış inanılmaz şirin bir restoran. Hava şansımıza yağmurlu ve serin olduğu için biz içeride oturmak zorunda kaldık. Ancak hele de hava güzelse bu mekanı kaçırmayın derim. Kendisi kadar yemeklerinin özellikle de balık çeşitlerinin çok güzel olduğunu söylemeliyim. Porsiyonlar çok büyük. Gruptaki bazı arkadaşlar risotto denediler ve maalesef bitiremediler. Seçimlerinizi yaparken bunu göz önünde bulundurun:) Akşam boyunca canlı müzik de yemeğinize eşlik ediyor.



Diğer önerim ise bu sefer Eski Belgrad kısmında tam nehir kenarında yer alan pek çok restorandan biri olan Ambar. Ambiansının güzel olması kadar yediklerimizin lezzetini de unutamıyorum. Seçtiğimiz limitsiz set menüsü ile farklı Sırp yemeklerinden dilediğiniz miktarda yiyebiliyorsunuz. Sakın bizim gibi bir şeyden çok yiyebileceğinizi düşünmeyin. O kadar çok çeşit geliyor ki önünüze daha başta kaymak çeşitleri tabağı ve sıcak pide ile nakavt olduğunuz için tüm menüye yer bile kalmıyor ne yazık ki:)
Daha vaktiniz var ve yeme içme gezme bitti başka ne yapalım derseniz 1.5-2 saat uzaklıktaki Novi Sad ve Sremski Karlovci’ye gidebilirsiniz. Buraya ulaşım için otobüs saat ve seferleri çok uygun değil. Kendiniz araba kiralama alternatifi dışında özel şoförlü transfer de kiralayabilirsiniz. Biz oradayken 9 kişi için minibüs kiraladık hem şoförümüzden hem de organizasyon sahibinin ilgisinden çok memnun kaldık. http://www.transfersinbelgrade.com
Novi Sad
Sırbistan’ın 2.büyük şehri. Pazar ve yağmurlu bir havada gittiğimiz için oldukça sakin bir ortam vardı Novi Sad sokaklarında. Şehre girişte sizi karşılayan Svetozar Miletic Meydanı, Mary Church Kilisesi, Sinagog, Ortadoks Kilisesi bu alanda görebileceğiniz yerler. Merkezden devam edip nehre ve Petrovaradin Kalesi’ne doğru gidiyoruz. Buraya giderken Danube Parkı’nın içinde geçmenizi öneririm. Nehrin karşı tarafındaki kaleden nefes kesen bir yeşillik ve eski şehir manzarası sizi bekliyor.



Sremski Karlovci
Küçük bir şehir olan Sremski Karlovci (Karlofça) barok ve neo-klasik mimarisindeki yapılarının yanısıra Sırbistan’ın en ünlü şarap bağlarına ev sahipliği yapıyor. Şehir oldukça ufak. Maksimum 1 saatte gezdikten sonra meydandaki restorantta oturup güzel bir et ızgara ve şarap denemenizi tavsiye ederim. Dönüş yolunda da bağ tadım evlerini ziyaret edebilirsiniz. Farklı seçenekler içinden “Jovan Živanović Apiculture Museum and Winery”, bunlardan en ünlüsü.