Barcelona

Amo mucho esta ciudad…

Akdeniz, latin rüzgarı, tapas, sangria vee  Antoni Gaudi… İlk 2003 ağustos sonunda gittiğimde aşık oldum bu şehre ve Gaudi’nin eserlerine. 2 sene sonra kışın gittim aşkım bir daha kabardı. Önerim sahip olduğu tüm güzelliklerin keyfini çıkarmak için Haziran ortası-Eylül döneminde gitmeniz…

Tüm güzellikler derken, yağmur olmadan şehirde yürüyün, denizin keyfini çıkarın, Parc Port Olimpic yakınlarındaki sahillerde yükselen müziklerle sangrianızı içerken güneşi batırın.

Metro ile ulaşım çok rahat ve kolay. İlk gittiğimde süremiz dar ve gezilecek çok yer olduğu için metroyu epey fazla kullanmamız gerekmişti. Ancak ikinci gittiğimde bol bol yürüme şansı buldum. Şehirleri tabanvay keşfetmek çok keyifli ama Barselona’yı çok daha.

Otelimiz Las Ramblas’a (veya La Rambla) yürüme mesafesinde idi. Bu sebeple ilk olarak Las Ramblas’dan başlıyor gezimiz. Geniş bulvardan liman tarafına doğru yürüyoruz. Ağaçların çevrelediği yol boyunca kafeler sıralanmış hava mis herkes dışarıda.

Yol üzerindeki önemli yerler;

Plaça Real. Erken saatler olmasına rağmen en kalabalık alanlarından. Meydanda restoran ve barlar olduğu için özellikle geceleri oldukça popüler.

San_Sebastien_13

Palau Güell: Gaudi’nin ilk eserlerinden. Zengin sanayici, girişimci aynı zamanda sanata destek veren biri olan Güell’in isteği üzerine yapmış. Güell ve ailesi Park Güell’e taşınana kadar bu evde yaşamışlar. Hem içini hem de çatı ve terasını geziyoruz. Güell Paris’de gittiği bir fuarda Gauidi ile tanışıyor ve arkadaş oluyorlar. İlgi alanları da ortak olan Güell, Gaudi ile özel olarak çalışıyor.

Las Ramblas’ın sonunda çok güzel bir meydan ve Kristof Kolomb selamlıyor bizi. Parmağı ile denizi gösteren heykel, 1492’de Amerika’ya yaptığı ilk seyahati onurlandırmak amacıyla yapılmış. Şu an bulunduğu yer Amerika’dan döndüğünde ayak bastığı yer imiş. Bir asansörle heykelin tepesine de çıkılabiliyormuş.

DSCN0335

Hemen meydana çok yakın Port Vell yer almakta. Şehrin yeni limanının sonunda restoran, alışveriş merkezi ve Avrupa’nın en büyük akvaryumu bulunuyor.

DSCN0339

Palau de la Musica: Seramik, heykel ve vitrayların kullanıldığı inanılmaz görkemli bir müzik sarayı. Bence görülmesi gerekenler listesinde. Avrupa’nın doğal ışıkla aydınlatılmış tek konser salonu. İçerisinin güzelliğini tarif edebilmem mümkün değil. Vitraylarla süslü cam tepesi güneş ve gökyüzünü ifade etmesi için sarı çevresinde mavi renklerden oluşuyor.

IMG_9232

Picasso müzesi: Malaga’da doğan Picasso babasının işi sebebiyle 14 yaşında Barcelona’ya gelmiş. 20 yaşında da Paris’e gitmek için buradan ayrılmış. Müze arkadaşının bağışladığı eserlerle açılmış. Picasso’nun ilk çizim ve tablolarının olduğu müzede en ünlü eseri Las Meninas serisidir.

Gaudi’ye ayrı bir bölüm açıyorum

Tüm eserleri birbirinden harika ve çoğu UNESCO Dünya Mirası listesinde. Ama beni en çok büyüleyenler Casa Batllô. Hem dışı hem içi ayrı çekici ev diyemeyeceğim sanat eseri, gece ışıklandırma ile bambaşka bir görünüme bürünüyor. İkinci ziyaretimde özel olarak ona tekrar vakit ayırdım.

IMG_9237

DSCN0302

DSCN0303

IMG_9236
En az dışı kadar içi de göz alıcı…

Sagrada Familia, Gaudi’nin en önemli eserlerinden. Tüm parasını harcamış Gaudi bu kiliseyi yapmak için. Şehrin pek çok yerinden görülebilen kilise yapımına 1882 yılında başlanmış ama hala tamamlanamamış. Biz gittiğimizde tadilatta olan kısımları maalesef güzelliğini örtüyordu. Eğer yorulmaz iseniz sarmal merdivenlerden kıvrılarak en üstüne çıkıp şehri tepeden izleyebilirsiniz. İlk yapıma başlandığında başka bir mimar çalışıyormuş. Gaudi 1 yıl sonra devr almış.

IMG_9231 (1)

Casa Mila: Sagrada Familia’dan çıkıp Avenida Diagonal üzerinde giderken köşeyi güzelleştiren şaşırtıcı eser. Gaudi’nin Barselona şehir mimarisine getirdiği en önemli katkı olarak gösteriliyor ve Sagrada Familia için çalışmaya başlamadan önceki son eseri. Zamanın inşaat kurallarına aykırı olduğu için Gaudi alaya alınmış. Binanın içi, merdivenler ilginç. Binanın hiçbir yerinde düz duvar yok. Mila ailesi 8 katlık apartmanın ilk katında oturuyor. Üst katlarda bazı mobilyaları görebiliyoruz. Çatı katı ise ayrı bir dünya. Böyle havalandırma boruları ve bacalar görmemişsinizdir:)

IMG_9238

Parc Guell: Carmel Tepesinde yer alan Gaudi’nin en renkli eseri. 1890 yılında Eusebi Güell tarafından 20 hektar genişliğindeki bir araziye zenginler için bahçe şehir kurmakla görevlendirilmiş. Planlanan 60 evin sadece 2 tanesi yapılabilmiş. Alan uzak olarak nitelendirildiği için proje başarısız olmuş. Güell ailesi alanı şehre bırakmış, buradaki evinde 1918’de ölmüş. Tavanları cam ve seramik mozaikler ile süslü kolonların olduğu salon en ilgi çekici yerlerinden biri. Huzur ve sakinlik amacıyla yapılan park gerçekten bu hissi veriyor insana. Terasında mozaiklerle kaplı oturma alanlarına çöküp şehri seyre dalıyor insan.

IMG_9234

IMG_9250

Funiküler ile Montjuic tepesine çıkarak orada yer alan Palau Nacional (Katalanya Sanat Müzesine ev sahipliği yapıyor), Poble Espanyol ve Plaça d’Espanya görebilirsiniz. Eğer hava karardıktan sonra da bu bölgede kalırsanız Palau Nacional’in merdivenlerinin altında yer alan süs havuzu “Font màgica de Montjuïc” önünde biraz vakit geçirebilir, müzik eşliğinde güzel ışık gösterisine tanık olabilirsiniz. Gündüz sadeliğinden farklı bir görünüm olduğunu söylemeliyim.

IMG_9235

Poble Espanyol: (İspanyol Köyü) Kurulmasındaki amaç yerel İspanyol mimarisini ve el işlerini sergilemek. Bu sebeple İspanya’nın 15 özerk topluluğunu temsil eden 117 binanın kopyaları bulunuyor.

Plaça d’Espanya: Barcelona’nın en önemli ve şehrin en büyük meydanlarından biri. Palau Nacional’e çıkan yol üzerinde. Daha önce halk idamlarının yapıldığı bir alanda kurulmuş. 1929 yılında Uluslararası Sergi’ye ev sahipliği yapmak için yetiştirilmiş. Meydandaki Venedik San Marco Katedralinin çan kulelerinden esinlenerek yapılmış 47 metre uzunluğundaki kuleler serginin giriş yolu olarak kullanılmış.

Denize girip dinlenmek istiyorsanız Barceloneta’yı tavsiye ederim. “Passeig maritim”de yürüyebilir, kumsalda deniz zevkinin yanısıra, yan yana sıralanmış restoranlarda açık havada güneşin ve içeriden yükselen müziğin keyfini çıkarabilirsiniz. Port Olimpic’e doğru barların da yer aldığı bu bölge gece çıkmak için de iyi bir alternatif. Port Olimpic’de yer alan balık restoranlarında nefis deniz ürünleri ile kendinize ziyafet çekebilirsiniz. Pek çok alternatif var burada biz rastgele La Barca Del Salamanca’yı seçtik.

DSCN0312
Passeig maritim

Diğer önerilerim tabiki Camp Nou ve eğer vaktiniz var trenle 1,5 saat mesafedeki Port Aventura Universal Mediterranea.

DSCN0299


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s